2 FİLE TOP 1 TAKIM FORMAYA TRANSFER OLDU

29 Ocak 2014

GALATASARAY’IN YILDIZI 1 NİSAN’DA HAYATININ ŞAKASINI YAŞADI Galatasaray’a transfer olduğunda daha 13 yaşındaydı. 2006-2007 sezonunda  Hakan Şükür, Mondragon, Okan Buruk, Necati...

GALATASARAY’IN YILDIZI 1 NİSAN’DA HAYATININ ŞAKASINI YAŞADI

Galatasaray’a transfer olduğunda daha 13 yaşındaydı. 2006-2007 sezonunda  Hakan Şükür, Mondragon, Okan Buruk, Necati Ateş, Sabri Sarıoğlu ve Ümit Karan’lı Galatasaray kadrosunda yer alarak birçok maça çıktı.

Daha 16 yaşında yıldızı parlarken, 1 Nisan’da oynadıkları Ankaragücü maçı belki de ona hayatının şakasını yaptı. Maçtan 1 gün sonra pudis nedeniyle kasıklarından ameliyat oldu. Futbola 2 yıl ara verdikten sonra Galatasaray’dan istemeyerek koptu. Ve sonra Çaykur Rizespor macerası başladı. 2013-2014 sezonunda ise Boluspor…

Takımımızın oyuncusu Çağrı Yarkın ile bilinmeyen yönlerini konuştuk. 2 file top ve 1 takım formaya ilk transferini yaptığını söyleyen Çağrı Yarkın, Galatasaray ve Çaykur Rizespor günlerini anlattı.

1 Nisan 2007’de oynadıkları Ankaragücü maçından sonra başına gelen talihsiz sakatlık nedeniyle 2 yıl forma giyemediğini anlatan Çağrı, hayatıyla ilgili olarak ilk kez Boluspor dergisine konuştu.

İşte Çağrı Yarkın’ın dergimize verdiği röportaj…

Futbola nasıl başladın?

Futbola Salihlispor’da başladım. Salihlispor ikinci ligdeydi ve ciddi bir gerilemesi oldu. Amatör kümeye düştükten sonra çok cüzi bir ücrete Salihli Belediyespor’a transfer oldum. Çünkü Salihli Belediyespor grup maçlarına gidecekti. Grup maçlarından başarı yakalayabilmek için bizi Belediyespor’a gönderdiler.

Transfer ücretinin karşılığı neydi?

2 file top ve 1 takım da formaya Salihli Belediyespor’a transfer oldum.

Amatör bir takımda oynarken süper lig kulüplerinin dikkatini nasıl çektin?

Grup maçlarındaki performansım nedeniyle Manisa karmasına seçildim. Oradan da İzmir karmasına seçildim. Benim için İzmir karmasına seçilmek inanılmaz bir şeydi. Karma maçlar için İstanbul Riva’ya gittik. Oradaki maçlardan da milli takıma oyuncu seçilecekti. Riva’ya gittiğimizde İstanbul karmasının tüm oyuncuları 3 büyüklerden geliyordu. Bende Salihli’de amatör olarak oynayan bir oyuncuydum. 4 maçta 8 gol atınca beni son 40 oyuncunun içine aldılar. Listede Salihli Belediyespor’dan Çağrı yazıyordu. O listeyi görünce gözlerime inanamadım. Son 20’ye kaldıktan sonra amatör kümeden genç milli takıma çağırılan ilk oyuncu oldum. Milli takıma gittikten sonra zaten bir daha Salihli’ye dönemedim.

Neden dönemedin?

Milli maçlar sırasında Galatasaray’la anlaştım. O dönem Trabzonspor çok istemişti, Salihli’deki evimize bir çanta dolusu para ile geldiler. Babam bu duruma karşı çıktı. “Oğlumu parayla satmam, Galatasaray’a söz verdim” diye konuşunca 13 yaşında Galatasaray’a transfer oldum.

13 yaşında Florya’ya girdin. Neler hissettin, o günleri anlatır mısın?

Düşünsenize, 2 ay önce televizyondan izlediğiniz futbolcular yanınızda soyunuyor. Yan yana oturup yemek yiyorsunuz. O dönem odam tesislerin içindeki yola bakıyordu. A takım idmanlarını dışarıdan izleyebiliyorduk. İdman sonrasında futbolcuların arabalarla benim kaldığım odanın önünden geçmesini gizli gizli izliyordum.

Hiç zorlandığın olmadı mı?

Olmaz mı? İlk gittiğimde 1 hafta boyunca gizli gizli ağladım. 13 yaşındayım ve Salihli’den hiç çıkmamışım. Bu beni çok zorlamıştı. Biraz girişken olduğum için adaptasyon sorununu kısa bir sürede atlattım. 1 ay sonra oda arkadaşlarım sanki yeni gelmişler, ben hep oradaymışım gibi oldu. Çok güzel günler geçirdim.

Yanlış hatırlamıyorsam bir dönem A takımda da oynamıştın. Doğru mu?

Evet, 16 yaşında A Takımla idmanlara çıkmaya başladım. Soyunma odasında giyinirken bile inanılmaz çekiniyordum. Bir süre sonra alıştım ama inanılmaz utandığım günler oldu. Hakan Şükür ve Hasan Şaş beni çok seviyordu.  A takımla idmanlara çıkıyorum ama A2 takımıyla da maçlara çıkıyordum. Sonra yaşadığım talihsiz sakatlık beni Galatasaray’dan kopardı.

Yaklaşık 2 sezon futbola ara vermek zorunda kaldın. Sakatlığın nasıl oldu, sonrasında neler yaşadın?

Genç milli takımla ve lig maçlarının yanında A takımla idmanlara da çıktığım için beden olarak çok yoruldum. Kasıklarımda inanılmaz ağrılar vardı. Ama bunu söyleyemedim. Çünkü hayalimdi ve ayaklarım kopsa bile bastonla futbol oynardım. Gerets artık yavaş yavaş A takım kadrosuna almaya başlamıştı. 1-2 maç kadroya girdim. Benimle motive edici konuşmalar yapıyordu. Bu bile benim için inanılmaz önemliydi. A2 takımla 1 Nisan’da Ankaragücü maçı oynadık ve 2-0 kazandık. 90 dakika forma giydiğim maçta 1 gol atmak nasip oldu. Maç biter bitmez sahanın yanına lüks bir araç yanaştı. Alt yapı hocası, “Çağrı A takımın kadrosundasın, direk tesise gidiyorsun” dedi. Tabi buna inanmadım. 90 dakika forma giymişim, maç 16’da bitmiş, A takımın maçı ise saat 19’da. Yani aklıma bile gelmiyor. Otobüse binmeye çalışırken koluma girip araca bindirdiler ve A takımın Ankaragücü maçı kadrosuna girdim. 2-1 kazanmıştık o maçı. Oyuna girmedim ama inanılmaz bir atmosferi vardı. Uçakla döndük, tesise girdim, uyudum ve sabah beni sedyeyle ameliyata götürdüler. Kasıklarımdaki pubis ağrıları nedeniyle kımıldayamıyordum. Benim için inanılmaz bir andı. Tek kurşunu da orada attım zaten. 2 yılıma mal olan bir andı. 2 sezon oynayamadım. 2 ameliyat üst üste oldum. 16 yaşında A takıma çıktım. 2 sene oynamadım ve 18 yaşında futbola tekrar geri döndüm.

Ve sonra Rize macerası başladı…

2 yıl sonra takıma geri döndükten 3 hafta sonra Ferdi Elmas’la beraber beni Çaykur Rizespor’a gönderdiler. Başka bir lig kulübüyle anlaşmama rağmen izin vermediler. Çaykur Rize’ye ya da 3. Ligdeki Beylerbeyine gidecektim. Bende Çaykur Rizespor’a gitmeyi kabul etmek zorunda kaldım. 2 sene futbol oynamamama rağmen beni ısrarla kadrosunda görmek isteyen Rizespor’a da teşekkür ediyorum.

Futbolun zor olduğu bir yere gittin. Rize’de neler yaşadın?

İlk yıl çok zorlandım. Salihli gibi bir yerden İstanbul’a gidiyorsun. 6 sene İstanbul’da yaşadıktan sonra Rize’ye transfer oluyorsun. Benim doğup büyüdüğüm kültürle hiç alakası olamayan bir yer. Ege ile Karadeniz bambaşka bir kültür, zor alıştım ama çok güzel günler geçirdim. Ama şampiyon olarak sonunu iyi bitirdik.

Çağrı, ailende birçok tanınmış futbolcu var. Ali Tandoğan öz dayın.

Evet, sporcu bir ailem var. Annem, beden eğitimi öğretmeni. Babam ise futbolun içinden geliyor. Birçok takımda teknik direktörlük yaptı. Geçtiğimiz sezon Ankara Şekerspor’u çalıştırdı. Şu anda Salihli’deki kendi işlerimizi takip ediyor. Babam Akhisarspor’u çalıştırırken bende babamın tüm kamplarına katılırdım. Deplasmanlarda babamla yatardım. Beni götürmediği zaman evi yıkıyormuşum.  Yani aileden gelen bir sporcu kimliği var. Dayım Ali Tandoğan. Kariyeri olan bir oyuncu. Rahmetli dedem, Yüksel Tandoğan. Türk futbolunda Atom Yüksel olarak biliniyor.

Futbolcu olmasaydın hangi mesleği seçerdin?

Futbolcu olmasaydım açlıktan ölebilirdim. Çünkü çok vasat bir öğrenciydim. Karneme 1 yazarlardı, derslerin aralarını çizerlerdi. Çünkü tüm derslerim 1’di. Ama almadığım onur belgesi kalmadı. İlkokulda turnuvalar, ortaokulda okul maçları… 13 yaşında zaten Galatasaray’a transfer oldum. Okul yüzü görmedim. Galatasaray’da oynarken Şehremini Lisesine yazdırdılar, hiç okula gitmedim. Toplam 1 ay bile okula gitmedim. Okumadan okulu bitirdim. Tekme tokat, torpille okul bitirdim diyebilirim. O yüzden futbolcu olmasaydım yaşamakta zorlanırdım.

Çaykur Rizespor’da şampiyonluk yaşadıktan sonra Boluspor’a geldin. Takımın durumu ile ilgili olarak neler düşünüyorsun?

Boluspor ligin köklü takımlarından. 1’inci lgde 5 takım sayarsanız Boluspor bu takımların arasında yer alır. Geçmişi ve tarihi olan bir kulüp. Bu sezonda önemli hedefleri olduğu için Boluspor’u tercih ettim.  Elimizde iyi bir kadro var. Bir şanssızlık var. İyi çalışıyoruz ama kötü bir şanssızlığımız var. Rizespor’da oynarken, kazandığımızda “Bugün kaybetmeyi hak ettik” dediğimiz birçok maç var oldu. O sezon da şampiyon olduk. Rizespor’da inanılmaz bir maç şansımız vardı. Şu anda iyi top oynuyoruz ve ciddi puan almamız gereken maçlardan elimizin boş dönmesi bizi kahrediyor. Futbol şansını şu ana kadar sahaya yansıtamadık.

Futbolda şansa inanıyor musun?

Tabi ki inanıyorum. Şu anda çok iyi bir takımımız var. İddia ediyorum ligi çok iyi bir yerde tamamlayacağız. Şu anda fikstür avantajını kullanmamız gerekiyor. Bu ligde her takım birbirini yenebilecek durumda. Zor fikstürden biraz yara alarak çıktık ama çok daha fazla puan almayı hak ettiğimizi kimse göz ardı edemez. Sezon başında koyulan hedeften şaşmadık. Bu ligde 4 maç üst üste alırsan ne kadar kötü gidersen git ilk 6 hedefine yaklaşırsın. Seri yakalamamız lazım. Bizde bu seriyi yakalamak için çalışıyoruz.

Beklentilerin fazla olduğu bir futbolcusun. Kendi performansını nasıl değerlendiriyorsun?

Takıma çok geç katıldım. İlk 4-5 haftayı hazırlanma sürecinde geçirdim. Döndüğümde takımın iyi gidişatı vardı ve 2 hafta bekledim. Şanlıurfaspor maçında formayı aldım. Adanaspor maçında sakatlanmam ve sırtımdaki yırtık beni biraz daha formdan düşürdü. Şu anda iyiyim. İnşallah çok daha iyi olacak. Benden beklenen performansın altındayım. Bu da beni çok üzüyor. Sakatlandığım için elimden bir şey gelmiyor, oynamak ve başarılı olmak istiyorum.

Takımda iyi bir arkadaşlık var. Antrenmanlardan sonra neler yapıyorsunuz?

Çok ekstra bir arkadaşlık var. İyi bir ekip yakaladık. Art niyetli oyuncu yok. Akşam benim odada, 10 kişi toplanıyoruz. O ses Türkiye’yi, Şampiyonlar ligi maçlarını izliyoruz. Odayı tribüne çeviriyoruz. Yemeğe gidiyoruz 8 kişi, izine gidiyoruz 8 kişi. Bu kolay değil. Takımda evli ve yabancıları çıkartın tüm takım aynı odada zaman geçiriyor. Bu arkadaşlığımız inşallah sonuca da yansır.

Taraftar olmadan olmaz. Taraftarımızla ilgili olarak neler söylemek istersin?

Taraftarın kulübe küskünlüğü var. Boluspor’da yıllardır çok iyi kadrolar kurulmuş ama hedefe ulaşılamayınca taraftarda isyan etmeye başlamış.  Şu anda da böyle bir durum var. İstikrar ve takıma inanmak lazım. Geçtiğimiz sezonda Boluspor’un ekstra bir kadrosu vardı. Bolusporla yapacağımız maç öncesi yapılan analizde muhteşem bir kadro yapısı olduğunu ve ligdeki durumlarını hak etmediklerini söylemiştik. Bunu neden söylüyorum çünkü herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli. Taraftar kesinlikle desteğini esirgemesin. Emin olun ki futbolcu taraftarın desteği ile ekstra motive olabiliyor. Saha içinde yapılan yanlış pastan sonra tribünden gelen homurdanmalar futbolcunun gardını düşürebiliyor. O yüzden de çok fazla kulak asmadan ancak eleştirilerden de ders almasını bilerek çalışmak lazım. Taraftarın bizden inancını kesmemesini ve bizim yanımızda olmasını yürekten istiyorum.

Son olarak neler söylemek istersin?

Yalan konuşmayı sevmem. Doğma büyüme Boluluyum da diyemem. Buraya emek vermek için, işimi yapmaya geldim. Boluspor bana değer vererek transfer ettiyse, bende elimden geldiğince mücadele etmeye çalışıyorum. Boluspor’un işçisiyim. Ama buradaki taraftarlar unutmasınlar ki en köklü futbolcular bile gelip gitti. Boluspor, Bolu’nun. Taraftarlar bence Boluspor’a sahip çıkmalı.

 

2401 kez okundu.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun!

Yorum yazın

Yorum ekleyebilmek için üye girişi yapmanız gerekiyor
  • Yorumcuların Dikkatine...
  • İmlası çok bozuk,
  • Büyük harfle yazılan,
  • Habere değil yorumculara yönelik,
  • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
  • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
  • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen yorumlar
  • KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
  •  
  • Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.
0.081934928894043