SON DÜŞÜNCELERİM Mİ?

23 Haziran 2012

Boluspor'un eski yöneticisi ve Genel kaptanlık görevini yapan Nedret Yıldız haftalık değerlendirmesini yaparken  çarpıcı açıklamalarda bulundu. Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek...

Boluspor'un eski yöneticisi ve Genel kaptanlık görevini yapan Nedret Yıldız haftalık değerlendirmesini yaparken  çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek var mı?

Daha önce keşfedildiğine göre tabii ki yok.

Öyleyse;

İşte teknik patron; Güller, sağbek; Engin, solbek ise; Çaytemel.

Hepsi daha önce keşfedilmiş, bu ligde epey denenmiş.

Bu kadar basit.

Maceraya girmeden.

Eskiden bu isimler gündeme gelse; 'Eskiye rağbet olsa, bit pazarına rağbet olurdu' gibi,

'Güller mi? heyecan getirmez. Heyecan getirecek isimler hoca olmalı' gibi,

'Engin mi? İsmini bile anmayın, adam para için bizi sattı, gece çantasını alıp Ankara'ya kaçmadı mı?' gibi,

'Çaytemel mi? bırak ya Allah aşkına, ne köy olur ne kasaba, ben daha iyisini bulurum abisi' gibi teraneler okunurdu.

Bundan sonra ille de macera yapmak, zevk yapmak isteyen varsa; lütfen playstation oynayarak tatmin olsun, aman zararı dokunmasın.

İlk transferlere bakılıp, bununla beraber mali durum düşünüldüğünde; gayet iyi hamleler bunlar.

Başarılı.

Bilindik ve doğru isimlerin bundan sonra da devam edeceğini sanıyorum.

Bu duruş; yıllarca Çarıkçı ve Gürsoy arasında kalan ince çizgide, Gürsoy tarafına düşen eğilimin ta kendisi.

Sessiz sedasız yapılan kavgaların, tartışmaların Gürsoy lehine dönmesi gibi.

Bir başka doğru duruş; basketbol şubesinin ayrımsız görüntüsü.

Bu görüntü; Boluspor'u hızla, yalnız bir futbol kulübü olmadığının görüntüsüne taşıyor.

Gidenler ve kalanlardaki doğru tavır ve özümsenen kulüp politikası, şubenin artık iyice Boluspor kimliğini kazandığının kanıtı gibi.

Ve A2.

Esas heyecan verici olan departman.

Genç ve gelecek vaat eden oyuncuların fırsat aradığı, bulduğu bir arena.

Profesyonel takımın gerçek arka bahçesi.

O zaman, profesyonel takımdan ayrılmaması gereken bir parça.

Baştan beri söylerim, bu takım teknik patronun kontrolünde olmalı.

Hocasını bile kendi seçmeli.

Bu takımı, tıpkı A takımda oturtmak, oynatmak istediği sistemle oynatmalı.

Tabii sadece sezon sonu başarıdan başka şeyleri de kovalıyorsa.

Türk futbolu, çalıştığı kulüp için bir misyonu varsa.

Ya da istemeyenlerinde olduğu bir yere tekrar göreve geldiğinde; daha çok suçlandığı geçmişteki bir finalden bahsederek 'o maçta oynamak istemeyen, korkan oyuncularım vardı' gibi, o günkü yirmi küsur oyuncusunu töhmet altına sokan uslupla, bu gün kendini kurtarmak ucuzluğundan sıyrılmak istiyorsa.

Dedim ya;

Artık uzun soluk almayı, profesyonelliğin biraz dışındaki duygularla kulübe sahip çıkılmasını özledik.

'Al işte attım sizi ilk altıya', ya da 'bu takımla ilk altıyı zorladık değil mi?', ya da 'Kupada süper lig takımı elemedik mi?' gibi 'tamam, verin de parayı artık gideyim' görüntüsünden tamamen uzak, futbol şubenin her kademesiyle ilgilenen, özellikle A2'yi önümüzdeki senelerdeki A takımı yerine koyan ve böyle davranan bir teknik patron istiyoruz.

Birilerinin üzerine basmadan, bahanelerin arkasına sığınmadan.

Dosdoğru.

İlkeli, planlı, uzun süreli ve hedefli.


1776 kez okundu.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun!

Yorum yazın

Yorum ekleyebilmek için üye girişi yapmanız gerekiyor
  • Yorumcuların Dikkatine...
  • İmlası çok bozuk,
  • Büyük harfle yazılan,
  • Habere değil yorumculara yönelik,
  • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
  • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
  • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen yorumlar
  • KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
  •  
  • Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.
0.064673185348511