BOLUSPOR BİZİM KALMALI ! ! !

Ahmet ÇETİNLİ

20 Mayıs 2022
Ahmet ÇETİNLİ

Futbol, aşk dediğimiz eziyetimiz…

Hepimizin karşılıksız aşkı kulüpler…

Adını duyunca bile heyecan yaptığımız takımlarımız…

Bunun gibi birçok benzetme yapabiliriz taraftarı olduğumuz, benimsediğimiz bu yapılara. Bu yapılar yıllardır şehirlerimizin en önemli markası olmuştur. 

Bizler için ise Boluspor birçok şey ifade eder. Sorsalar bize neyin bu kulüp diye hepimiz farklı bir şey deriz ancak hiç birimiz tam açıklayamayız zaten aşkın gerçek aşk olduğuda buradan belli değil midir? 

1965’de doğmuş şanlı efsane bu şehirde. O günden bugüne bu şehir için ayakta durmuştur koca bir çam gibi, bu şehir onu yaşatmıştır her şeyiyle…

57 yıldır kah güzel güzel günler kah kötü günler yaşandı bu arma altında ama değişmeyen tek şey şehrinin takımına gönülden bağlı tribünler oldu. Bu tribünler şehrin çocuklarında oluşur, bu tribünler bu şehri savunanlardır, bu tribünler bu şehirdir. Bu şehir bu kulüp, bu kulüp ise bu tribündür. Kısacası bu tribün bu şehirdir!!! 

Geçen bunca zamanda iyi yönetimlerde gördük kötü yönetimler de gördük. Yeri geldi büyük başkan diye tezahürat tuttuk yeri geldi yönetim istifa dedik. Tribünden yükselen bu ses hep kazandı… Bu tribün hep kazandı çünkü kravatlılar gider atkılılar kalır her zaman. 

Günümüze gelene kadar bir çok şey yaşamış kulübümüz bugünlerde önemli bir ayrımın eşiğinde. Bu ayrım, şirketleşip satılalım mı yoksa Sportif A.Ş. derneğimizde kalarak mı sportif faaliyetlerimize devam edelim?

Malumunuz 24 Nisan günü TBMM’nin 7405 kanun numarası ile geçirdiği ve 31821 resmi gazetesi ile yürürlüğe giren kanunu ile artık kulüpler dernek olmaktan çıkacak ve sportif A.Ş. kuracaklar. Dernekler satışı mümkün olmayan yapılar olduğu için daha önceden satılamıyordu ancak artık A.Ş. olması zorunlu olan kulüplerimiz genel kurul kararı ile bir kaç farklı şekilde satılabilecekler. 

Futbola gönül veren bizlerin son dönemde en çok konuştuğu duyduğu konu, kulüplerimiz satılmalı mı satılmamalı mı?

Ülkemizde kulüpler farklı yapılarda. Örneğin dernekler olanlar var, şahıs şirketi olanlar var, kamu yararına faaliyet gösteren dernek statüsünde olanlar var. Bunların hepsinin iyi ve kötü örnekleri var. Ülke kulüplerinin özellikle dernek olanların en önemli sorunu borçları. Bu borçlar birçok kulüp için artık sürdürülebilir noktada değil. Şahıs şirketleri ise böyle bir durumla karşı karşıya değil çünkü bu şirketler bir kişiye ait. Hiç kimse cebinden zarar yaptığını bile bile iş yapmaz veya zarar yapmamak için kılı kırk yarar. Bolusporumuz ise dernek statüsünde ve rakiplerimize göre sürdürülebilir bir borç ile hayatına devam etmektedir. Ancak yıllardır gelmeyen  sportif başarı bu armaya gönül verenlerin canını artık sıkmaktadır. Bu başarısızlığın verdiği üzüntü ile bazılarımız kulübün tek çıkış noktası, başarı için tek yol şirketleşip satılmak diye düşünüyor. 

Bu yazıda yeni yasanın ne getireceği, şirketleşmenin fayda ve zararları, şirketleşmenin dünyadaki örnekleri, muhtemel karşılaşılabilecek durumlar ele alınacaktır. 

 

YENİ YASA NE GETİRİYOR

(Yeni yasa maddeleri okumak isteyen meclisin resmi sayfasından bu kanunun maddelerini bulabilir.)

  • Yeni yasa artık başkanlara veya yönetim kuruluna har bulup harman savurmama sorumluğu yüklüyor. Başkanlar ve yönetimler kendi dönemlerinde yaptıkları fazla harcamalardan şahsi olarak sorumlu olacak. Bu sayede kulübün ekonomisini düşünmeden yapılan transferler olmayacak. 

  • Yeni yasa kulüplere denk bütçe sorumluluğu getiriyor yani en fazla bir önceki seneki gelirin kadar harcama yapabilirsin diyor. Bu madde sayesinde kulüp başkanları yada yönetimleri 100 geliri olan bir yerde kendi egoları veya başka niyetler için 200 harcama yapamayacak. 

  • 7500 TL üstü tüm işlemler banka aracılığı ile yapılacak. Yani artık elden para verme vs gibi işlemler ile kulüplerin borçları veya gelir gider hareketleri gizlenemeyecek.

  • Menajere verilecek ücret en fazla; sözleşme süresince futbolcuya ödenecek brüt gelirin iki milyon Türk lirasından az olması durumunda bu ücretin yüzde onuna kadar, brüt gelirin iki milyon Türk lirasından fazla olması durumunda ise bu ücretin yüzde beşine kadar kararlaştırılabilir. Yani bu sayede başkanlar şaibeli transferler ile menajerlere anlamsız ücretler ödeyemeyecek kulüpten. 

Görüldüğü gibi kanunlar bundan sonra görev alacak yönetimlerin gayet makul ve ekonomik olarak düzenli olacağını gösteriyor. Yani şu an sağlıklı bir ekonomik durumda olan kulüpler kötüye değil daha iyiye gidecek. 

 

ŞİRKETLEŞME NEDİR?

 

Şirketleşme dernek statüsünden çıkıp Sportif A.Ş. olmak zorunda olan derneklerin haklarının devredilmesidir. Yani kulüplerin satılmasıdır. Bu satışın farklı çeşitleri vardır. Bunlardan bazıları şu şekildedir;

  • Tek kişiye devir

  • Konsorsiyuma devir

  • Dernek + Kişi ortaklığı

  • Altın hisseli satış ( belli konularda kararlara sahip olan dernek ile kişi ortaklığı )

Bu seçeneklerden hepsinin artısı veya eksisi vardır. 

Şirketleştikten sonra satılan kulüpler ile iyi ve kötü örneklerden bahsetmek gerekiyor çünkü insanların aklına hep iyi örnekler geliyor. Her satın alınan kulüp Manchester City, PSG veya Chelsea olunacak sanılıyor ama öyle olmuyor. Olumsuz örnekler için İtalya’dan Milan, İngiltere'den Portsmouth, İspanya'dan Malaga veya Rusya’dan Anzhi’yi incelenebilirler. Bu saydığım kulüplerin hepsi satıldıktan sonra daha kötü duruma geldiler. 

 

Şirketleşmenin faydaları da var elbette. Bu faydalardan en önemlisi ise satın alan kişinin yada yapının kulübe para akışı sağlayarak iyi oyuncular alacak olması ve başarının daha kolay gelecek olmasıdır ancak bu durum kesin değildir. Çünkü şirket olarak yönetilen kulübe alan kişiler artık kar zarar gözüyle bakacak ve zarar etmek istemeyecektir ancak hayatta her ticari iş başarıya ulaşmıyor neticede. Her iş kuran kar etmiyor yani kar edeceğini düşünüp yatırım yapan kişi istediği başarıyı sağlayamayabilir. Bu durumda ise kulüp başka kişilere tekrar satılacaktır. 

 

Satılan kulüpler artık bir kişinin şirketi olduğu için o kişinin insiyatifinde ve görüşünde devam edecektir. Örnek vermek gerekirse satın alan kişi ben bu sene mavi rengi seven futbolcular ile oynayacağım ve bilet fiyatlarını 500 TL yapacağım derse kimsenin bir şey demeye hakkı yok. Neticede artık o kişinin şirketidir ve isterse zarar edebilir. Bu durumda kulübümüz kötü gittiği zaman söylediğimiz ve etkili olan “yönetim istifa” hiçbir işe yaramayacaktır. Yıllarca satın alan kişiden memnun olmayıp ancak elinden bir şey gelmeyen kulüpler ile ilgili örnekler ülkemizde de mevcuttur. Veya artık ben kulübün sahibiyim ben istediğim kadar burada kalacağım ifadeleri satın alan kişilerce taraftara söylenmiştir ülkemizde. Böyle bir durumla karşılaşılmayacağına kimse güvence veremez. 

 

Sonuç olarak kulüplerin şirketleşmesi resmi olarak zorunludur ancak bu şirkete kimin sahip olacağı kulüplerin genel kurulunun kararına kalmıştır. Bu kararda kulübün birine satılması durumunda kulüplerin sahip olduğu duruş, karakter veya gelenekler artık bir kişinin inisiyatifine kalmıştır çünkü o kulüp o kişinin malıdır… Bu durum rengin, armanın değişmemesi ile saklanamaz! 

 

Boluspor bu şehrindir, bu şehir bu kulübündür… Bu kulübün birisi tarafından alınması ve para yatırılacak olması kulağa hoş geliyor olabilir ancak yapılmamalıdır. Sevdamızı, emeğimizi, hayallerimizi birinin ticari emellerine devretmemeliyiz. Bu kulüp iyisiyle kötüsüyle bizimle, bizim için ayakta kalmıştır bundan sonrada kalacaktır hele ki önümüzde daha kontrol edilebilir yıllar varken. Bu arma, bu renkler birilerinin kar mı ediyor zarar mı ediyor diye baktığı bir yapı olmamalı. Bu sevdaya düşmüş bizler olarak biz gerektiğinde cebimizden gerektiğinde ömrümüzden verdik yani hep zarar ettik ama hiç terk etmedik. Ancak satın alacak kişi zarar ettiği zaman terk edip gidecek çünkü kar etmek için alacak bu kulübü! Bu şehir belki büyük şehir değil, belki sanayi şehri değil ama bu şehir güçlü Bolu Beyine karşı direnen Köroğlu’nun şehri. Bırakın onların şimdilik çok parası olsun, bırakın onların yıldız transferleri olsun. Bizim armamız ve sevdamız bizde kalsın. İyi yada kötü birine bağlı kalmayalım. Bu takımı ileri taşır dediğimizi kişileri başkan yapalım, başarısız olursa bir sonraki seçimde gönderelim yani kulüp bizim kalsın bu şehrin kalsın. Şehrimizde başarılı spor adamları var, şehrine başkanlık yaptığı kulüple gurur yaşatanlar var. Bu kişiler bu kulüpte artık olmalı ve bizlere bizim olan sevdamızla başarı yakalatmalı. 

Bu şehir bu takımı seviyor sahipsiz kalmaz…

Ben bu takımın sevdalısı, taraftarı, kongre üyesi olarak şirketleşmeye karşıyım! 

Boluspor bu şehrindir, Bolu’lularındır ve öyle kalmalıdır!!!

 

2076 kez okundu.

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun!

Yorum yazın

Yorum ekleyebilmek için üye girişi yapmanız gerekiyor
  • Yorumcuların Dikkatine...
  • İmlası çok bozuk,
  • Büyük harfle yazılan,
  • Habere değil yorumculara yönelik,
  • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
  • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
  • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen yorumlar
  • KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
  •  
  • Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.
0.36092710494995